Sosyal Medya

Makale

Uyarıyorum: 15 Temmuz’un 2. ve 3. dalgaları geliyor...

15 Temmuz karanlık, felâket dolu bir gece olarak başladı; ama aydınlık, rahmet yüklü bir yere ulaştırdı bizi.

Tanklara karşı göğsünü siper eden yürek ülkesi Anadolu kıtasının çocukları, tarihin akışını değiştirecek taze bir doğuma, yeniden, dimdik bir doğruluşa imza attı; eşi görülmemiş bir destan yazdı.

15 Temmuz, bir milat oldu; umut ışığı sundu.

DİKKAT! 15 TEMMUZ'UN UMUT IŞIĞI SÖNDÜRÜLMEYE ÇALIŞILIYOR!

Ancak 16 Temmuz'dan itibaren bu umut ışığı birileri tarafından söndürülmeye çalışılıyor ama bunu göremiyoruz iÅŸte!

15 Temmuz gecesi, bu milletin ruh köklerinden fışkıran ruhu şahlandı. 16 Temmuz'dan itibaren bu ruh günbegün boğulmaya, yok edilmeye çalışılıyor.

15 Temmuz gecesi, tankların altına yatanlar, bu ülkenin ruh köklerinden süt emen kimsesiz, asil insanlardı.

16 Temmuz'dan itibaren, birileri düğmeye bastı; NATO kafalı Kemalist generalleri art arda ekranlara çıkarmaya başladı.

Fırsatperest Kemalist ve laik tipler, 15 Temmuz'u var eden ruhun kaynağını oluşturan cemaatleri, tarikatleri hedef tahtasına yatırıyorlar.

Görünüşte amaçları, FETÖ'yü cemaat olarak sunmak, “cemaatlerin Türkiye için ne kadar tehlikeli olduÄŸu” algısıoluÅŸturmak... Ama gerçekte, asıl amaçları, cemaatler, tarikatler üzerinden 15 Temmuz'da ÅŸahlanan, bizim tarih yapmamıza imkân tanıyan ruhun ana kaynağı Ä°slâm'ı vurmak!

Özür dilerim ama bunu göremeyen ya salaktır ya da asalak!

15 TEMMUZ SÃœRECÄ°, 28 ÅžUBAT'TAN DAHA TEHLÄ°KELÄ°!

Buradan geleceÄŸim nokta hayatî: 15 Temmuz süreci diye bir süreç baÅŸlatıldı. Tıpkı 28 Åžubat süreci gibi, saÄŸ gösterip sol vuruyorlar, yanı cemaatleri, tarikatleri gösterip bu ülkenin Ä°slâmî ruh köklerini çökertmeye çalışıyorlar.

15 Temmuz süreci'nin 28 Åžubat sürecinin bir uzantısı olduÄŸunu, 28 Åžubat'tan daha karmaşık ama daha tehlikeli bir süreç olduÄŸunu görelim lütfen.

Kemalist generaller, NATO eğitimi almış, beyinleri NATO'da yıkanmış, geçmişlerinde solculuk-sosyalistlik sosu bulaşmış türedi ama tehlikeli tipler.

Tehlikeli; çünkü amaçları FETÖ'yü bahane edip cemaatleri ve tarikatleri hedef göstererek bu toplumun bu topraklarda bin yıldır dünya tarihini yapmasını mümkün kılan medeniyet dinamiklerimizi, iddialarımızı ve ruhumuzu yok etmek.

SAVAÅžI, MEYDANLARDA KAZANDIK, EKRANLARDA KAYBETTÄ°K, MASADA KAYBEDEMEYÄ°Z!

Tam bir asır önce yaÅŸadıklarımız yeniden sahneleniyor: Bir asır önce de, bizzat Mustafa Kemal'in -destek almak için- Hâkimiyet-i Milliyegazetesinde yazdığı bütün yazılarda “Millî MÃœCAHEDE” olarak adlandırdığı savaÅŸta ve sonrasında yaÅŸananları yaşıyoruz 16 Temmuz'dan sonra da.

Bir asır önce de sarıklılar savaÅŸmıştı ama kalpaklılar, devleti kurmuÅŸAkif, Karabekir vesaire Ã¶rneklerinde görüldüğü gibi, bu toprakların ruhunu temsil eden kadrolar devletten temizlenmiÅŸ, uzaklaÅŸtırılmıştı.

Bir asır sonra da meydanlardaki savaşı halk kazandı, devleti kurtardı; ama ekranlarda savaşı kaybettik; masada da kaybetmek üzereyiz!

EÄŸer ekranlarda FETÖyü bahane ederek, cemaatleri, tarikatleri hedef gösteren, ama asıl hedefleri bu ülkenin ruh köklerini ve varlık nedenini oluÅŸturan Ä°slâm'ı bu toplumun hayatından uzaklaÅŸtırma kaygısı güden NATO eÄŸitimli, Kemalist generaller ve ulusolcu Kemalist-laik tiplerin ekranlarda verdiÄŸi savaÅŸ durdurulamazsa, 28 Åžubat'tan daha berbat, ürpertici bir sürecin bizi beklediÄŸi aslâ unutulmamalı.

15 TEMMUZ'UN 2. VE 3. DALGALARI...

Bakın bu kez, sadece NATO kafalı generaller, ulusolcu Kemalist-laik tipler sürdürmüyor bu savaşı. Aynı zamanda yeni-FETÖ'cü tiplerle iÅŸbirliÄŸi yaparak bu tipleri piyasa'ya sürüyorlar.

Bu ikinci dalga'da tezgâhlanan oyun çok tehlikeli: Bu kez bir yandan Kemalist-laikler, öte yandan bu yeni-FETÖcü tipler cemaatlere, tarikatlere saldırmaya baÅŸlayacaklar... 15 Temmuz'un ikinci dalgası bu. Bu dalga 16 Temmuz'dan itibaren çoktan baÅŸladı bile; ÅŸimdi alabildiÄŸine alevlendiriliyor...

Buradan Ã¼Ã§Ã¼ncü dalga'ya geçilecek ve bu toplumun bu topraklardaki bin yıllık köklerinin -iyi kötü temsilcisi olan- cemaatler ve tarikatler, iki yaylım ateÅŸi arasında kalacaklar...

Üçüncü dalga'da, cemaatler birbirine düşürülecek, fitne-fesat alacak başını gidecek... Böyle böyle toplum, saçma sapan tartışmalarla Ä°slâm'dan soÄŸutulacak, laiklerin kucağına itilecek...

LAÄ°KLÄ°K, “KUTSAL Ä°NEK” MÄ°?

Burada tartışılması gereken mesele, laiklik.

Laiklik ne, peki?

Batılıların dışardan iÅŸgal edemedikleri bu toplumu içerden ele geçirmek, toplumun Ä°slâmî iddialarını bitirmek ve ruh köklerini yok etmek için bu topluma tepeden dayatılan bir pranga, laiklik!

O yüzden laikliÄŸi dokunulmaz “kutsal ineÄŸe” dönüştürdüler; kutsadılar ve laikliÄŸi bahane ederek bu toplumun has çocuklarının canına okudular...

Darbeleri laiklik adına yaptılar!

Bu milletin hakkını, hukukunu, haysiyetini ve irade'sini koruyan adamlarını laiklik adına astılar, laiklik adına yok ettiler...

Yaklaşık yarım asır başörtüsü Ã¼zerinden bu millete laiklik adına zulmettiler...

Sonunda FETÖ'nün önünü açarak, orduyu ele geçirmesini göz yumdular; kendilerine zihnen / göbekten baÄŸlı NATOcu askerler ve ulusolcu ahmakları kullanarak Ä°slâm'a FETÖ üzerinden sinsi bir savaÅŸ baÅŸlattılar!

Oysa dünyada Fransa ve Türkiye'den baÅŸka laik ülke yok.Anayasasında “deÄŸiÅŸtirilmesi bile teklif edilemez” denilecek kadar laikliÄŸin kutsandığı ve tepeden dayatıldığı ikinci bir ülke yok ÅŸu dünyada.

Daha ürpertici olan nokta da ÅŸu: Batı'da bütün büyük düşünürler, laikliÄŸi kıyasıya tartışıyorlar... SözgeliÅŸi Fransız ve ateistdüşünürlerden Luc Ferry, laikliÄŸi “sahte din” olarak tanımlıyor... Sadece bu bir örnek bile her ÅŸeyi anlatmaya yetiyor olsa gerek...

Ama bizde laikliÄŸi tartışmaya kalkışan herkes kolaylıkla topa tutuluyor ve aforoz ediliyor!

Nedir bu, peki?

Dogmalardan kurtulacağı” söylenen bir ülkenin tek bir dogmaya mahkûm olması, elbette ki!

GELEN TEHLİKEYİ GÖRELİM LÜTFEN!

Tam da Türkiye'nin mazlum halkların umudu olduÄŸu, Somali ve Suriye örneklerinde görüldüğü üzere, dünyaya merhametin ve ruhun ne demek olduÄŸunu öğrettiÄŸi bir zaman diliminde, bu ülkenin,cemaatler üzerinden Ä°slâm'a karşı sinsi ve büyük bir saldırıyla maruz kalması, kendi ayağına kurÅŸun sıkmasıdır.

Buradan bütün yöneticilerimizi bir kez daha uyarıyorum: Gelen tehlikeyi görelim lütfen!

Elbette 15 Temmuz'dan sonra oluÅŸan atmosferde yeÅŸeren birliÄŸimiz, bütünlüğümüz, kardeÅŸliÄŸimiz üzerinde titreyelim ama birilerinin bu ülkenin altını oymalarına, ruh köklerini kurutmalarına da aslâ göz yummayalım! Vesselâm.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.